Ana içeriğe atla

Kayıtlar

gezdiklerim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Antalya Kaleiçi

  Mart ayının ilk günlerinde Antalya'daydım. İki gün otelde kalıp son günü Kaleiçi'ni gezerek değerlendirdik. Daracık sokaklardan inerek yat limanına vardığımız, tekne gezisiyle taçlandırdığımız harika bir gezi oldu. İzmir'den Antalya'ya uçmak büyük bir keyif. Akdeniz coğrafyası beni her seferinde büyülüyor.

Biraz Yaz Havası: Foça

  Foça İzmir'in en güzel sahil ilçelerinden biri. Merkezinde sucuklu yumurtayla kahvaltı edebilirsiniz ya da çarşıdan aldığınız poaçalarla küçük kahvehanesinde çayınızı yudumlarsınız. Akşamüstü masanıza kurulup güzel bir balık keyfi yaparsınız. Gündüz serin sularına bırakırsınız kendinizi. Serin derken, Foça'nın suyu soğuk olur epey. Eve dönüş yoluna çıkılmadan önce dondurma ve ardından bir kahve ile tamamlarsınız günü.    Yaz bittiği için kahvaltı ve yüzme faslını çıkarıp bir öğleden sonra kaçamağı yaptık Foça'ya. Haftasonu güneşinin keyfini çıkarmak için İzmirliler akın etmiş gibiydi bu şirin sahil ilçesine.

Eylül'de Alaçatı Sokakları

  Eylül başında gerçekleştirdiğim Alaçatı gezilerimi sonunda yazıya döküyorum :)

Bumerang Deneyim Günleri - Alaçatı'da Sörf 2014

Yüzyıllara Meydan Okuyan Kent: Efes

İzmir'in en büyük müzesi diyebiliriz Efes için. Kuruluşu M.Ö. 6000 yıllarına dayanıyor. Bir liman kenti olarak doğu ile batıyı birbirine bağlayan Efes ticari ve politik önemini her zaman korumuştur. Bugün de ülkemizin en çok turist çeken merkezlerinden biridir. Celcius Kütüphanesi

Kıyametin Kopmadığı Yer: Şirince

  Selçuk Merkez'den dolmuşlarla ulaşabileceğiniz Şirince sadece İzmir'in değil, Türkiye'nin de sayılı turistik köylerinden. Özellikle Maya inanışıyla son yıllarda turist akınına uğradı. Köyde çok sayıda şarap evleri ve fabrikaları var. Dağdan toplanmış kekikler, doğal sabunlar, baharatlar da turistlerin ilgi gösterdiği alışveriş durakları.

İç Anadolu'nun İncisi: Eskişehir

  Düşündüm ki İzmir Ege'nin incisi ise İç Anadolu'nunki olsa olsa Eskişehir olur. Öğrencileri benimseyen ve onlara kucak açan bu şehir pek çok güzelliğiyle insanı cezbediyor. Brazzaville'in Eskişehir konseri öncesi bir röportajını izlemiştim youtube'da, David Brown Amsterdam'a benziyor burası demişti. Biraz abarttığını kabul ediyorum, yine de bir Avrupa şehriyle kıyaslanabilir güzellikte buluyorum ben de. Porsuk nehrinin etrafı  pek çok kafeyle dolu ve güzel bir yürüyüş yolu var. 

İzmir Tarihi Asansör

Gallé Daum Lalique CAMIN ŞAİRLERİ

  Bugün Arkas Sanat Merkezi'nde Gallé Daum Lalique Camın Şairleri isimli sergiye gittim. Daha önce Eskişehir'de bir cam sanatları sergisi gezmiştim ama bu kadar kapsamlı değildi. Serginin düzenine bayıldım, hem sanatçılar ve akım hakkında bilgiler içeriyordu hem de eserler ait oldukları şahsa göre yerleştirilmişti. Teknik hakkında çok bilgim olmasa da dekorasyonla ilgili 20. yüzyıl başlarında çıkmış bu akım cam, mobilya ve objelere estetik katan bir bakış açısı sunuyor. Art Nouveau(Yeni Sanat) I. Dünya Savaşı'nın ortaya çıkmasıyla dönem koşullarında bitmek zorunda kalmış, fakat günümüz modern sanatlarına ışık tuttuğu düşünülüyor. Çiçeklerin mobilyalarda, tekstilde ve ev eşyalarında bu kadar geç kullanılmış olması beni şaşırtsa da bunu ilk uygulayanlar ve başarılı tasarımlarıyla öncülük edenler Emile Gallé, Daum kardeşler ve René Lalique imiş. Bu sanatçılar akımın Avrupa ayağını oluştururken o dönemde eserlerini Amerika'da yaratan bir diğer sanatçı ise Tiffany.   27 Nis

Mesta, Chios

  Ege denizinin en güzel adalarından Sakız Adası, Çeşme'den feribotla 45 dakika mesafesi ve bakir koylarıyla turistlerin ilgi odağı. Adanın zengin balık çeşitleri ve mezelerden oluşan geniş bir mutfağı var. Adaya inince bir araba kiralayıp köyleri  ve kıyıları gezdik. Mesta adanın en fazla turist çeken köylerinden biri. Türkiye'nin yanısıra İngiltere, Fransa gibi Avrupa ülkelerinden gelen turistlerle de tanıştık.   Mesta adanın içinde bir ortaçağ köyü. Taş evleri ve labirent sokaklarıyla oldukça göz kamaştırıcı.Köy kuşatılırsa halk kaçabilecek vakit bulsun diye sokaklar dar ve kafa karıştırıcı bir şekilde yapılmış. Sokaklar ortasına doğru meyilli, sular rahat rahat aksın diye.   Gezimiz sırasında tanıştığımız turist arkadaşlardan edindiğimiz bilgiye göre bu köyde armatörler yaşıyormuş. Bu tarihi güzellik armatörlerin gözünden de kaçmamış olsa gerek.   Ayrıca yerleşim yerlerinin hemen yanında Sakız ağaçlarının bulunduğu alan var. Köyün girişindeki dükkanda da Sakız Adası'

Pirgi, Chios

  Tembellik yapıp bir türlü anlatamadığım Chios gezimi nihayet anlatacağım. Chios yani Sakız Adası Çeşme'ye feribotla 45 dakika mesafede bir Yunan adası malumunuz. Fakat ben de her zaman abartılıyor, 45 dakikada ne kadar değişebilir ki hayat? diyordum. Gerçekten değişiyor imiş insanlar, mimari, beslenme alışkanlığı, hayat tarzı. Kısacası küçücük adada pek çok güzellik bekliyor keşfedilmeyi.

İlk Psikiyatri Hastanesi: Asklepion

  İçinde bulunduğumuz coğrafya tıbbın kurucu medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Tıbbın babası Hipokrat İstanköy (Kos Adası) doğumludur ve çeşitli Anadolu illerinde hekimlik yaptıktan sonra tekrar İstanköy'e dönerek hekimliğe burada devam etmiştir. İstanköy Bodrum'un karşısında yer alan bir Ege adasıdır.   O dönemlerde yurdumuzda üç önemli sağlık merkezi bulunmaktaydı. Hipokrat'ın bulunduğu Kos Adası, Epidaurus ve Asklepion.

EÜ Kağıt ve Kitap Sanatları Müzesi

  Nicedir önünden geçtiğim, içine girsem diye iç geçirdiğim Ege Üniversitesi Kağıt ve Kitap Sanatları Müzesi 'ni nihayet gezmiş bulunmaktayım.   Dışarıdan küçük bir müze gibi görünüyor, hatta o kadar sessiz sakin ki açıldığını fark etmem bir ay öncesidir. Zaten müzenin açılış tarihi de  12 Aralık 2012  imiş.  19. yüzyılın Levanten evlerinden Ballian Köşkü'nde açılmış bu müze ismi gibi iki bölümden oluşuyor.

İzmir Kültür ve Sanat Rehberi

  Genelde İzmir'deki etkinlikleri nasıl takip ettiğime dair sorular alıyorum. Bugün bir arkadaşım da İzmir'de gidilebilecek etkinliklerin yerlerini sorunca kısaca bir tanıtım yapayım dedim. Konak Sahnesi İzmir Devlet Tiyatrosu'nun gösterimleri Konak Sahnesi'nde sergileniyor genelde. En azından ben devlet tiyatrosu izleyeceğim zaman evime yakın olduğu için buraya geliyorum. Kimi zaman farklı şehirlerden devlet tiyatrosu oyunları geliyor. Özellikle Ankara Devlet Tiyatrosu geldiğinde kaçırmamanız tavsiye olunur. İzmir Devlet Tiyatrosu Sezon Oyunları

Bursa ve Bursa Leman Kültür

  Tatilin son üç günü yeğenlerimi görmek için Bursa'daydım. Önceleri pek sevmezdim Bursa'yı, insan gittikçe alışıyor mu Bursa mı güzelleşiyor bilemem de Bursalı insanlara bakış açımın değiştiği kesin. Bursa dört bir yanı AVMlerle dolu bir şehir. Bana da insanların tek derdi alışveriş gibi geliyordu. Ki gerçekten Bursa'lılar alışverişe ve keyiflerine düşkünlükleriyle bilinir :) Fakat tanıştığım Bursalı arkadaşlarım gerçekten çok eğlenceli insanlar.   Ama arkadaş Bursa almış başını gitmiş. Halam senelerdir Bursa'da oturduğu için çok sık olmasa da arada gidiyorum. Uludağ'ın eteklerini kaplamış bile çoktan tüm şehir. İzmir'in engebeli görünümünden sonra da daha düzenli göründü gözüme, ama İzmir'imi hiçbir şehre değişmem!   İlk gün halamın yemeklerine ve tatlılarına doydum. Bizim meşhur saraylı diye bir tatlımız var, kuzenimin isteğiyle bize saraylı yapmış. Saray Burması ve Burma Baklavası olarak da bilinir.

4 Şehir 4 Leman Kültür

  Fırat çıkmadan önce bu kadar karikatür delisi değildik. İlk imza günüme gittiğimde Penguen son demlerindeydi. Erdil Yaşaroğlu-Yiğit Özgür-Serkan Altuniğne-Ersin Karabulut dörtlüsünden efsanevi bir poster imzalatmıştım. Tabii o zaman Ersin Karabulut diğerleri kadar tanınmıyordu. Yine vardı kendi çapında ergen bir kız kitlesi, aa sandıkiçini çizen sümüklü Ersin ihihih diye dolanıyorlardı. Utangaç tavırlarından sonra ben de kendisini pek sevdim, Sandıkiçi’nin sıkı takipçisi oldum. Ersin Karabulut 2-3 hafta üst üste facebook’tan bahsetmişti köşesinde. Ben de 2007 yılındaki Penguen imza gününden sonra takipçisi olduğum Ersin’i yine takip ettim ve girdim facebook’a.  (2007 İzmir Tüyap-Penguen İmza Günü)

Midas'ın Kulakları Eşek Kulakları

  Kral Midas deyince benim aklıma ilk gelen kulaklarıdır. Dokunduğu herşeyi altına dönüştürmesiyle de bilinir. 2 yıl önce katıldığım Eskişehir'deki bir öğrenci kongresinde de bizi Yazılıkaya'daki Midas Anıtı'na götürdüler sosyal program olarak. Yazılıkaya(Midas Şehri)

Sirkeci Tren Garı Müzesi

  Her yıl müze kartı çıkartanlardanım. Çok müze gezdiğim için mi? Yılda bir-iki kere lazım oluyor diyelim.   Bana bugüne kadar gezdiğin en güzel müze hangisiydi dersiniz hiç düşünmeden şu cevabı veririm: Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve İstanbul Arkeoloji Müzesi (ikisi arasında bir seçim mümkün değil!).  Ardından Topkapı, Dolmabahçe, Ayasofya, Ankara Etnografya diye sıralanıyor elbet.   Ama bugün daha farklı müzelerden bahsetmek istiyorum: her gün önünden geçtiğimiz ve belki de umursamadığımız daha küçük müzelerimizden.  Bir müze sadece bilim ve sanata ışık tutmak zorunda değildir, onun misyonu tarihi yer yönüyle korumaya alabilmektir. Bu yüzden en ilgi çekici bulduğum müze oyuncak müzeleridir. Ankara’daki Koç Oyuncak Müzesi’ni gezdim ancak Sunay Akın’ın oyuncak müzesine gitme imkanını bir türlü bulamadım maalesef!   Konumuza dönersek bugün Sirkeci Tren Garı’ndaki minimalist ancak bir o kadar güzel müzeyi size kendi fotoğraflarımla tanıtmak istiyorum.