Ana içeriğe atla

A Postcard From New York

  Günüm New York'tan gelen bir kartla güzelleşti. Ne zamandır gözüm yollarda bekliyordum. Dün postcrossing'te nihayet hesap açtım ve evren de bunu bekliyormuşcasına gönderdi kartpostalımı.
My first card! My friend sent me from NYC. It's a great view!



  Daha önce bahsetmiştim AcabaRadyo dinleyicisi olarak Yıldız'dan kazanmış olduğum kartpostaldan. Umutcan da postcrossingten ve blogundan söz etmişti aynı programda. Bizim neslin kaybı herşeyi online yaşamak sanırım, sonra elimizde geçmişimizi mutlu hatırlayabileceğimiz bir arşivimiz olmuyor. Artık koleksiyon yapan pek az insan var. Biriktirmenin önemini yitirdik mi ne?
  İşte bütün bu güzellikleri hatırlattıkları için Yıldız ve Umutcan'a tekrar teşekkür ediyorum.


Rockefeller Stamp
  Yıldız gönderdiğin kartı çok sevdim. Benim de içinden el salladığım bir kartla umarım en yakın zamanda bana ulaştırdığın gülümsemeni ben de sana yaşatabilirim :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayatıma Yön Veren 10 Kitap

  Geçen sene böyle bir yazı okumuştum, o günden beri düşünüyorum hayatıma yön veren 10 kitap nedir diye. En çok beğendiğiniz kitapları belirlemek kolaydır ama bir kitap okuduktan sonra bazı kararlarınızı sorgulamak bazılarını değiştirmek ise o kitabın hayatınıza etki ettiğini gösterir. Yani bir kitabı beğenmekle bir kitabın size kendinizi sorgulatması ayrı şeylerdir. Ben "bir kitap okudum hayatım değişti" demiyorum ama "bir kitap okudum ve kararlarım değişti" dediğim 10 kitabı sıralayacağım.

İlk Psikiyatri Hastanesi: Asklepion

  İçinde bulunduğumuz coğrafya tıbbın kurucu medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Tıbbın babası Hipokrat İstanköy (Kos Adası) doğumludur ve çeşitli Anadolu illerinde hekimlik yaptıktan sonra tekrar İstanköy'e dönerek hekimliğe burada devam etmiştir. İstanköy Bodrum'un karşısında yer alan bir Ege adasıdır.   O dönemlerde yurdumuzda üç önemli sağlık merkezi bulunmaktaydı. Hipokrat'ın bulunduğu Kos Adası, Epidaurus ve Asklepion.

Yaşlılıkta Aşk / Love at Old Age

  Sokakta neden el ele yürüyen yaşlılara sık rastlamayız? Siz hiç parkta öpüşen yaşlı bir çift gördünüz mü? Ben görmedim... Yaşlanınca unutur muyuz aşkı, yoksa "yaşlı başlı insanlarız" diye düşünüp toplumdan mı çekiniriz? Kafelerde birbirine aşkla bakan yaşlı insanlar olsa benim çok hoşuma gider mesela. Gittikçe sevgisiz toplumlara dönüşüyoruz. Aşkımızı, sevgimizi belli etmekten utanıyoruz. Bir de mahalle baskısı var gencinden yaşlısına. Sarılamıyor, öpüşemiyor, el ele tutuşamıyoruz.   Sizi bir projeyle tanıştıracağım. Ünlü fotoğrafçı Willy Puchner "Love at Old Age" adlı projesinde yaşlanınca aşkların nasıl göründüğünü göstermiş. Keşke diyorum, hep böyle insanlar görsem çevremde. Yılların yıpratamadığı aşkları kırışıklarına gizlemiş bu tonton insanlarla dolu olsa sokaklar, sahiller. Willy Puchner Bio The Project: Love at Old Age